Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim Cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye yaptığımız hizmetlerdir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim Cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye yaptığımız hizmetlerdir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim Cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye ve millete yaptığımız hizmetlerdir, kazandırdığımız eserlerdir." dedi.

- - Kategorilenmemiş - 2018-10-30 13:41:02

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısındaki konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayıp, toplantılarının partileri ve Türkiye için hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı.

 

"Suriye meselesinde atılacak adımları konuştuk"

İstanbul'da cumartesi günü tarihi bir zirveye ev sahipliği yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye, Rusya ve Fransa Cumhurbaşkanları ile Almanya Şansölyesi'nin katılımıyla gerçekleşen bu zirvede, Suriye meselesinde gelinen yeri ve atılacak adımları konuştuk. Zirveye katılan liderlerle ikili görüşmelerde de ağırlıklı olarak Cemal Kaşıkçı konusunu ele aldık ve onların sordukları sorular oldu ama onların şu ana kadar bilmedikleri birçok konuyu da kendilerine ifade etme fırsatını buldum. Hepimizin katıldığı zirve toplantısının ardından hem bir bildiri yayımladık hem de basın toplantısında görüşlerimizi ifade ettik."

Erdoğan, dün ise iki tarihi anın birlikte yaşandığını anımsatarak, Cumhuriyet'in 95. yıl dönümünün, Cumhuriyet'e yakışan bir eserin açılışıyla gerçek manada kutlandığını vurguladı.

"Kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum"

Vatandaşların Cumhuriyet Bayramı'nı bir kez daha tebrik eden Erdoğan, "Malazgirt'ten bugüne, bu topraklarımızın vatanımız haline gelmesi ve bu şekilde devam etmesi uğrunda mücadele eden tüm gazilerimizi, şehitlerimizi, devlet büyüklerimizi hürmetle yad ediyorum. Halen ülkemizin ve milletimizin bekası için gece gündüz çalışan, mücadele eden, gerektiğinde hayatlarını feda eden tüm kahramanlarımıza şükranlarımızı sunuyorum." dedi.

Türkiye sınırları içinde veya dışında, nerede olursa olsun kalbi vatan sevgisiyle dolu şekilde görevini ifa eden tüm güvenlik güçlerine başarılar dileyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet Bayramı törenlerinin sabahki bölümlerini Ankara'da gerçekleştirdikten sonra İstanbul'a geçtik ve tarihi bir törene katıldık. Dün, dünyanın en büyüklerinden biri olan İstanbul Havalimanımızı resmen hizmete açtık. Görüldüğü gibi biz, cumhuriyetimizi lafla değil icraatla kutluyoruz. Ve öyle bir kutlama ki günübirlik değil, inşallah bundan sonra yıllarca bu kutlama zaten devam edecek. Her uçuşta, her inişte 'Burası 29 Ekim'in 95. yıl dönümünde açılmıştı' denilecek. Her yıl verdiğimiz Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu da yeni havalimanımızda gerçekleştirdik. Bunu bahane edip gelmeyenler de oldu tabii, o ayrı mesele. Neymiş, 'Cumhuriyet Bayramı'nın bu tür resepsiyonları sadece Ankara'da kutlanırmış.' Bu nasıl bir anlayıştır? Sen yeter ki gönlünü bu işe ver ama sende gönül olmadıktan sonra bahane bulmak kolay." 

"Türkiye hava ulaşımında ve lojistikte de en üst lige çıkmıştır" 

Erdoğan, cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından biri olan bu havalimanının Türkiye'ye, millete, bölgeye ve tüm dünyaya bir kez daha hayırlı olmasını diledi. 

İstanbul Havalimanı'nın, dünyada en önemli merkezlerden biri olacağına işaret eden Erdoğan, "Buradan dünyaya dağılımlar yapılacak." diye konuştu.

Dost ve kardeş ülkelerden 9 cumhurbaşkanı, 2 başbakan, bir meclis başkanı, 3 başbakan yardımcısı ve 35 bakanla 8 uluslararası kuruluş temsilcinin açılış törenine katılarak, Türkiye'nin bu mutlu gününü paylaştığını belirten Erdoğan, katılımcılara şükranlarını sunarak, "İsmini İstanbul Havalimanı olarak koyduğumuz bu dev eserle Türkiye artık sadece transit merkez konumunu güçlendirmekle kalmamış, hava ulaşımında ve lojistikte de en üst lige çıkmıştır." ifadesini kullandı.

 

"Bahaneler uyduranlar havalimanının nasıl olduğunu gördüler"

Erdoğan, Yeşilköy'deki Atatürk Havalimanı'nın statüsünün, aynı isimle devam edeceğini söyledi. 

Türkiye'nin en önemli markası olan İstanbul'un ismini en yalın haliyle yeni havalimanında kullanarak 2023 ve sonrasındaki hedeflerine uygun bir adım attıklarına inancını dile getiren Erdoğan, "Dikkat edin, 42 ayda burası bitti. Bize yakışan bu, AK Parti iktidarına yakışan bu. İşte Berlin, 2006'da temel attı. Berlin Havalimanı hala devam ediyor ve şimdi Almanlar kendi gazetelerinden 'Buradan 3 kat, 4 kat büyük olan İstanbul Havalimanı bitti Berlin ne halde' diyorlar. Bu bir şeyi gösteriyor, nedir? İman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır. Biz inandık, azmettik, hamdolsun 'Burada havalimanı olmaz' diyenler bu havalimanının olduğunu gördüler ve 'Burası yumuşak zemindir, burada havalimanı olmaz, şudur, budur' diye bahaneler uyduranlar havalimanının nasıl olduğunu gördüler ve görecekler." diye konuştu. 

"Acaba' diyenlere o fırsatı vermediler, işi bitirdiler"

Havalimanının tüm aşamalarında emeği geçen ve katkısı olan kurumlara, mühendisinden mimarına, tüm işçilere teşekkürlerini ileten Erdoğan, "Burada 5'li bir konsorsiyum söz konusu, Cengiz Holding, Limak, Kalyon, Kolin ve bir de beşinci firma olarak MNG. Bu 5 firma hakikaten burada el ele verdiler, omuz omuza verdiler 'Acaba' diyenlere o fırsatı vermediler, bu işi bitirdiler." dedi.

Erdoğan, havalimanının açılışını Cumhuriyet Bayramı'na denk getirmek için yüklenici firmaları çok zorladıklarını ve teşvik ettiklerini, firmaların da gece gündüz çalışarak resmi açılışı bayrama yetiştirdiklerini söyledi. 

İç ve dış hatlarda sembolik uçuşların hemen başlayacağını ancak Atatürk Havalimanının buraya taşınmasının yıl başına kadar süreceğini belirten Erdoğan, havalimanının birkaç ay içerisinde tam kapasiteyle faaliyete geçeceğini bildirdi. 

"CHP'nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım"

Erdoğan, kendileri için 29 Ekim'in diğer milli bayramlar gibi mutlaka anlamına uygun şekilde yad edilmesi gereken önemli bir gün olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizde yıllarca milletimizin pek çok ortak değeri gibi Gazi Mustafa Kemal'i, Cumhuriyet Bayramımızı, Zafer Bayramımızı da kendi tekellerine almaya çalışan biliyorsunuz bir kesim var. Bu kesimin ne Cumhuriyet'e, ne milletimize, ne ülkemize en küçük bir faydalarının dokunduğu, en küçük bir hizmetlerinin geçtiği vaki değildir. Tam tersine ülkenin ve milletin hayrına atılan ne adım varsa hepsine de karşı çıkmış, hepsini de engellemeye çalışmışlardır. Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz. Yıllarca cumhur ile Cumhuriyet'i, Gazi ile Atatürk'ü birbirinden uzaklaştırarak gizli iktidarlarını korumaya çalışan bu kafa, sözleri ve eylemleriyle de milletimizi hep aşağılamışlardır." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zihniyetin, milleti tarihinden, medeniyetinden, kültüründen özellikle kopartarak kimliksiz, kişiliksiz, sadece şekilden ibaret bir batıcılığa mahkum etmek istediğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Ezandan başörtüsüne kadar milletimizin tüm değerleriyle uğraşmalarının sebebi de budur. 1960 darbesinin de 1980 darbesinin de 28 Şubat mücadelesinin de benzeri diğer girişimlerin de gerisinde hep bu baskıcı, bu dikta heveslisi jakoben kafa vardır. CHP bu zihniyetin siyasetteki en önemli temsilcisidir. Bürokraside, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşları içinde de bu kesimin uzun süre ciddi ağırlığı ve etkisi olmuştur. Bunlar Atatürk'ün ismini ve resmini pullardan çıkarmadılar mı, Türk parasından çıkarmadılar mı? Sınıflardan tabloları kaldırmadılar mı? İşte onlar bunlardı. Yerine kimi koydular? İnönü'yü koydular. Bunları anlatmaya mecburuz, niye? Çünkü hafızayı beşer nisyan ile malul. Bu genç nesil bunu bilmez ama Bay Kemal bilir. Hadi bunu nereye koyacaksın Bay Kemal? Hadi izah et bakalım. Bir taraftan 'Atatürkçüyüm' diyeceksin öbür taraftan da pulda, parada, sınıflardaki, devlet resmi dairelerdeki bütün Atatürk'e ait tabloları kaldıran sizdiniz, siz. Bunları biliyoruz. Bunları anlatacağız, anlatacağız, CHP'nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım, o gerçek yüzünü herkesin bilmesi lazım. Bilecekler ki bu genç nesil bunu yutmasın, ondan sonra onlar da hesabını sorsun. Bu adım onun için çok önemli. Cumhuriyet kavramını istismar ettikleri kadar icraat ortaya koysalar herhalde Türkiye bugün bambaşka bir yerde olurdu." 

 

"Tek andımız İstiklal Marşı'mızdır"

Son günlerde "kara önlükler giyerek sokaklara dökülen koca koca adamlar" gördüğünü dile getiren Erdoğan, "bu durumun garibine gittiğini" ifade etti.

Ant metnini okuyacağım derken saçmalayıp, çocukların önünde rezil duruma düşenlere şahit olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye ve millete yaptığımız hizmetlerdir, kazandırdığımız eserlerdir. Bizim Atatürk'e olan saygımızın ölçüsü, İstiklal Harbi'mizin Başkomutanı ve tarihi süreklilik içinde taze bir nefes olarak gördüğümüz yeni devletimizin kurucusu olmasıdır. Bizim Türklüğümüzün ölçüsü tek parti devrinden kalma bir metin değil, milletimizin gönlündeki yerimizdir. 

Ta Moğolistan'da, oradaki o bütün harabe haline gelmiş olan yerleri ayağa kaldıran biziz biz. Daha önce de söylediğimiz gibi bizim tek andımız İstiklal Marşı'mızdır. Bundan tavizimiz yok. Her tarihi süreç gibi cumhuriyetimizin ilk döneminde de doğrusu yanlışı, eksiği fazlası olabilir. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için bunların muhasebesini yapmak başka bir şeydir, körü körüne tabi olmak veya körü körüne husumet beslemek başka bir şeydir. Biz bu iki yanlışa da sapmadık, sapmayacağız. Türkiye'ye ve Türk milletine hizmet etmek için ne gerekiyorsa onu yapacak, o yoldan gideceğiz."

"Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasını çökerteceğiz"

İstanbul'da gerçekleştirilen 4'lü zirvenin ardından yapılan basın toplantısında, Suriye krizinin bu derece trajik bir hale dönüşmesinde uluslararası toplumun meseleye yeterince sahip çıkmamasının önemli rolü bulunduğunu söylediğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cenevre ve Astana'da attığımız adımları bu zirveyle daha farklı bir zemine taşımış oluyoruz. Bundan sonra Suriye meselesinde uluslararası toplumun daha güçlü bir duruş sergilemesini temin edeceğiz. Diğer yandan DEAŞ'ın, belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla adeta hortlatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bölgedeki hedeflerine ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan bir odak, şimdi bu iğrenç oyunu yeniden sahnelemeye çalışıyor. 

Ne bölge halkının ne de dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz. Bir yandan rejimi kışkırtarak diğer yandan DEAŞ'ı hortlatarak önce İdlib'i, sonra tüm Suriye'yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Sadece bununla kalmayacak, Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla terör örgütünün tepesine tepesine bineceğiz."

"Dünyadaki en modern ordulardaki malzemeler"

Dedesinin de Sarıkamış'ta tüfeğine sarılmış vaziyette donarak öldüğünü anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şehadetin içerisinde kurşunla şehadete yürümek de var, donarak şehadete yürümek de var. Şu anda askerimizin bütün bu noktadaki teçhizatı; elbisesinden uyku tulumuna, yiyeceğine, giyeceğine, postallarına kadar hepsi dünyadaki en modern ordulardaki malzemelerdir. Sen bilmeden ne anlatıyorsun? 'Buralardan birkaç oy alayım' diye milleti niye aldatmaya çalışıyorsun? Dürüst ol be dürüst ol. Bu ülkeyi, bu devleti küçümsemeye hakkın yok. Ama senin şehadet diye bir anlayışın yok. Şehitlerimizin aileleri ne düşünüyor, sen ne düşünüyorsun. Hepsi inanmışlar şehadete ama sende bu yok. Zaten bittin, gidiyorsun. Bir şey yapamayacaksın. Dürüst ol ve şehitlerimiz üzerinden rant elde etmeye çalışma. Sen, 15 Temmuz gecesi de tankların gölgesinde kaçarak Bakırköy Belediyesine sığınan adamsın. Senin karakterini artık biz biliyoruz. Çünkü bunlar cibilliyet meselesi. Seni iyi tanıyoruz. Bu millet, seni her geçen gün daha iyi tanıyor. İnşallah 31 Mart bu yürüyüşün sonu olacak. CHP de millet de senden kurtulacak."

"Milletimizin gönlüne giremezsek seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz"

Yerel seçime ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, 31 Mart'ta bir kez daha milletin karşısına çıkacaklarını, yapılacak projeler için destek talebinde bulunacaklarını söyledi. 

AK Parti'nin, gücünü sadece milletin desteğinden aldığını, 31 Mart seçimlerinden de mümkün olan en yüksek oy oranıyla çıkmak zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Geçmişte en küçük bir belirsizlik havasında dahi kendi köşesinde oturuyormuş gibi gözükenlerin nasıl pençelerini çıkartıp üzerimize saldırmaya hazırlandıklarına defalarca şahit olduk. İçeride siyasi rövanş hırsıyla, dışarıda ülkemize diz çökertme hevesiyle yanıp tutuşanların hezeyanlarını asla unutmadık, unutmayacağız. Bunun için Türkiye'nin de AK Parti'nin de bırakın gerilemeyi, durmaya, duraksamaya hakkı yoktur. Mahalli seçimler için hazırlanacak tüm arkadaşlarımızın meseleye bu şuurla yaklaşması gerekiyor. Büyük ve güçlü Türkiye sevdası olduğunun bilinciyle hareket etmeli, seçimlere dört elle sarılmalıyız. 

Milletimizin gönlüne giremezsek seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz. Milletiyle irtibatı kalmamış bir siyasetçi, sonbaharda dalından kopmuş bir yaprak gibidir. Nereye savrulursa savrulsun, akıbeti çürüyüp gitmektir. Bize AK Parti'nin sırtında kendine ikbal arayan değil yaşadığı yerde halkıyla bütünleşmiş, onun derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen, yüreğinde hizmet aşkı, kafasında projeleri olan adaylar lazımdır. İster yürüttüğü göreve yeniden talip olsun ister ilk defa milletin karşısına çıksın, her bir AK Parti adayı bu profile sahip olmalıdır. Şayet bu ölçülere sıkı sıkıya bağlı kalırsak 2019 Mart'ındaki seçimleri Allah'ın izniyle yeni bir rekorla tamamlayabiliriz. Seçim kampanyası konusundaki ilkelerimize riayetsizlik edersek de sonuçtan şikayetçi olma hakkımız yoktur. Biz ülkemiz ve partimiz için en doğrusu, en hayırlısı neyse onu yapmanın gayreti içinde olacağız. Vakit öyle erken de değil. Şimdiden yoğun çalışmaya başlayacağız. Gece gündüz demeden ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları hep birlikte... Unutmayın, 'niyet hayr, akıbet hayr' diyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun."

"Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Melih Gökçek'in MHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacağı yönündeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim süreci içerisindeyiz. Yerel seçimlerin nasıl yapılacağı, aday adaylıkların nasıl olacağı, bunların hepsi bellidir. Şu andaki adaylık tespitleri, müracaatlar, bunlar bizim yerel yönetimler başkanlığımız tarafından alınıyor ve bu tespitler yapıldıktan sonra da gerekli değerlendirmeleri bizim yerel yönetimlerden sorumlu başkanlığımız yapar. Yani isimler üzerinden bu noktada spekülasyonlara girmeyi doğru bulmuyorum. Melih Bey, benim 94'ten beri yol ve dava arkadaşım. Bu yol ve dava arkadaşlığımızda bugüne kadar beraber geldik. Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum." ifadelerini kullandı.

Kabine revizyonu iddiası

Erdoğan, "Kabine revizyonu ve bakanlık sayısının düşürülmesi konuşuluyor. Mevcut bakanlardan belediye başkanlığına aday olabilir mi?" şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi: 

"Medya sürekli bu tür revizyonları yapar, biz de onlardan öğreniriz. Şu anda gündemimizde böyle bir şey söz konusu değil. Bakanlık sayılarımızda aynı şekilde böyle bir şey söz konusu değil. Biz zaten bakanlık sayılarını düşürmek suretiyle yeni bir sistem inşa ettik. Bunu da bu şekilde sürdüreceğiz. Ama bunlar tabi olmaz değil, yeri geldiğinde bu tür şeyler de olabilir. Ama şu an gündemimizde böyle bir şey yok."

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı cinayetine ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi:

"Dün bizim başsavcımız onlara, suçun işlendiği yerin İstanbul olması hesabıyla İstanbul'da da yargılanabileceğini kendilerine ifade etti. Tabi yönelttiği bazı sorular var, daha önce de ifade ettiğim gibi. Bir; gelen 15 kişilik grubu gönderen kim? Yani bir Suudi başsavcısı olarak sizin sorgulamanız lazım, çıkarmanız lazım. İki; bu öldürme olayının, kesinlikle 18 kişinin içinde olduğu bir defa belli... Bunu da sizin çıkarmanız lazım. Dışişleri Bakanınızın söylediği bir söz var, nedir o? 'Yerli iş birlikçilere teslim ettik.' O zaman bu yerli iş birlikçilere teslim edildiğini de yine gerek Suudi Dışişleri Bakanı gerekse bu 18 kişilik grubun ortaya koyması lazım. Yerli iş birlikçi kimse, bilelim. Bunu da biz çıkartırız. Bu işi böyle ortada bırakamayız. Ortada bırakırsak bizim insanlığa karşı ortak bir borcumuz olur. Vicdani bir borcumuz olur, bunun altından adalet mekanizmaları olarak da siyaset mekanizmaları olarak da kalkamayız. Artık bunu çözmek gerekiyor, ipe un sermenin anlamı yok. Veyahut da bunun altından birilerini kurtarmanın da anlamı yok."

"Soruşturma sonuçları, yönelttiğiniz sorulara yanıt verebilecek bir aşamaya geldi mi?" şeklindeki soruya da Erdoğan, "Belli olmaz, bugün işte saat 11.00'de İstanbul Başsavcımıza tekrar gelecekti. Ve orada bunun devamı olarak da görüşmeye devam edeceklerdi. Ama bugünkü görüşmelerinin neticesinin ne olduğunu henüz bilmiyorum." karşılığını verdi.

DİĞER HABERLER