Doğu Guta için bütün imkanları seferber etmiş durumdayız

Doğu Guta için bütün imkanları seferber etmiş durumdayız

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Doğu Guta bağlamında şunun altını çizmek isterim, şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasi çalışmaları çerçevesinde netice almak için bütün imkanları seferber etmiş durumdayız." dedi.

DÜNYA - 2018-03-07 13:13:33

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, Zeytin Dalı Harekatı'nın Türkiye'nin milli çıkarları ve güvenlik öncelikleri çerçevesinde başarılı bir şekilde yürütüldüğünü belirtti.

Afrin'de terörle mücadelenin bütün güvenlik ve istihbarat birimlerinin başarılı çalışmalarıyla yürütüldüğünü vurgulayan Kalın, kahraman askerlere başarılar, şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere acil şifa diledi.

Kalın, özellikle MİT'in sahada ÖSO ve ona bağlı birimlerin koordinasyonu konusunda yoğun bir çalışmasının olduğunu dile getirdi.

Son dönemde Afrin operasyonunun DEAŞ ile mücadeleyi geciktirdiği yönünde birtakım beyanların geldiğini anımsatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Afrin'de yürütülen mücadele DEAŞ ile mücadeleye hiçbir şekilde engel değildir. Afrin operasyonu batılı ülkeler için de bir samimiyet testidir. Çünkü terörle mücadelede gerçekten samimiysek teröre karşı olan bütün çevrelerin Zeytin Dalı Harekatı'nı kayıtsız şartsız desteklemesi gerekir. Amaç Suriye topraklarının bütün terör örgütlerinden temizlenmesidir. PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin Suriye topraklarında tamamen temizlenmesi konusunda tam bir uyum içinde hareket edilmesi gerekir. Müttefiklerimizden beklentimiz bu yöndedir."

Kalın, PYD/YPG'nin Afrin'deki sivillerin çıkmasını engellemeye çalışmasının amacının sivilleri canlı kalkan olarak kullanmak olduğuna dikkati çekti.

Bunun bir savaş suçu olduğunun bilindiğine işaret eden Kalın, "Türkiye'ye ve Afrin harekatına dönük eleştiriler getirmek yerine, müttefiklerimizin YPG/PYD terör örgütünün sahada yaptığı savaş suçu ihlallerini dikkate alması gerekir." ifadelerini kullandı.

"Sahada gerekli tedbirleri almış bulunuyoruz"

YPG'lilerin Menbiç'ten Afrin'e kaydırıldığı haberlerine ilişkin Kalın, şunları söyledi:

"Bununla ilgili de gerekli resmi kanallardan girişimlerimizi yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Özellikle ABD'nin, kontrolünde hareket eden YPG/PYD güçlerinin Münbiç'ten Afrin'e kaydırılması konusunda mutlaka devreye girmesi ve bunu engellemesi beklenir. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Bunu yaparlar yapmazlar ayrı bir şey ama biz sahada gerekli tedbirleri almış bulunuyoruz. İstedikleri kadar takviye güç kaydırmaya çalışsınlar Münbiç veya başka yerden Afrin'e. Bu konuda bizim kararlılığımız tamdır. İki hafta önce Halep civarından rejimde iltisaklı olduğu söylenen bazı gruplarında Afrin'e sızma girişimi oldu. Bunlar da akamete uğratıldı. Buradan YPG/PYD terör örgütünün dersler çıkarması gerektiğini düşünüyorum." 

Doğu Guta

İbrahim Kalın, Birleşmiş Milletlerin 2401 sayılı karar çerçevesinde 30 gün boyunca Doğu Guta'nın merkezinde ateşkes ilan ettiğini anımsattı.

Son 10-12 gündür yaşanan hadiselerin ateşkesin tam manasıyla uygulanmadığını gösterdiğini, rejimin ihlallerinin devam ettiğini vurgulayan Kalın, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu gidişata dur demek için Sayın Cumhurbaşkanı'mız yoğun bir diplomasi girişimi başlattılar. Evvelsi gün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Cumhurbaşkanımız bugün öğleden sonra İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşecek. Belki bunu başka telefon görüşmeleri takip edecek. Amacımız bu ateşkesin kapsamlı ve tutarlı bir şekilde uygulanması. Öncelikle rejimin bu saldırıları durdurması gerekiyor. İnsani yardımların oluşturulması için güvenlik koridorlarının oluşturulması ve insani yardımların ulaştırılması gerekiyor. Şu ana kadar bir konvoy ulaşabildi 50 araçlık. Ayrıca ateşkes süresinin 4-5 saatten 24 saate çıkarılması için girişimlerimiz devam ediyor. Doğu Guta bağlamında şunun altını çizmek isterim, bu konudaki hem bizim daha önce insani yardımlar konusunda yaptığımız çalışmalar hem de şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasi çalışmaları çerçevesinde netice almak için bütün imkanları seferber etmiş durumdayız."

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile detaylı bir şekilde görüştüğüne dikkati çekerek, şöyle dedi:

"Bu grupların buradan çıkarılması, insani yardımların ulaştırılması bir insani yardım koridorunun açılması ve ateşkes süresinin uzatılması konusuyla ilgili epey detaylı bir konuşma yaptı. Sayın Putin de bu konuda gerekli talimatları vereceğini söyledi. Önümüzdeki günlerde bunun somut neticelerini göreceğimizi umut ediyoruz. Yaklaşık 400 bin kişinin yaşadığı bölgede farklı grupların iç içe geçtiği meskun mahallerde bugün şu saatte şu iş çözülür demek zor. Özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Hakan Bey, bu konuyu Ruslar, İranlılar ve muhalefet kanadıyla yakın takip ediyor. Bütün unsurların bir araya getirilip bunun yapılması gerekiyor ki bu ateşkes sağlansın.

Sayın Putin'in verdiği talimatlar çerçevesinde önümüzdeki birkaç gün içinde ciddi bir sakinleşmenin gerçekleşmesini bekliyoruz. Cumhurbaşkanımızın bugün Ruhani ile yapacağı telefon görüşmesinde de temel konumuz bu olacak."

'Avrupa Birliği'nin üzerine düşen birtakım yükümlülükler var'

Kalın, AB üyeliğinin stratejik bir öncelik olarak görüldüğünün altını çizerek, şöyle devam etti:

"Fakat bunun hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği'nin de üzerine düşen birtakım yükümlülükler var. Özellikle 2015 tarihli Türkiye-AB Mülteci Anlaşması'nın maddelerinin hayata geçirilmesi konusunda AB'den kaynaklanan çok ciddi gecikmelerin olduğunu biliyoruz. 

Özellikle Suriyeli mülteciler için ayrılan fonların aktarımı konusunda bir süreç ilerliyor ama arzu edilen hızda ve etkinlikte değil. En azından ikinci 3 milyarın daha hızlı bir şekilde aktarılması, mültecilere ulaştırılması konusunda biz Türkiye olarak kendi aramızdaki çalışmalarımızı, koordinasyonumuzu aslında tamamladık. Şu anda AB'den gelecek bu fonlarla, bunun Suriyeli mültecilere ulaştırılması için gerekli çalışmaları AB makamlarıyla da yapmaya devam edeceğiz. Varna'da gerçekleşecek Türkiye-AB Zirvesi'nde bu konuyu da etraflı bir şekilde ele alacağız."

"Beklentimiz, faillerin bulunup, hukuk önüne çıkartılmasıdır"

Kalın, bir gazetecinin "Yunanistan'da Türkiye aleyhindeki gösterilerde Türk bayrağının yakılmasını, terör örgütünün böyle bir eylemi gerçekleştirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz." sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Atina'da 5 Mart'ta yapılan bir gösteride, ırkçı parti tarafından Türkiye Cumhuriyeti bayrağının yakılmasını nefretle kınıyoruz. Bu konuda girişimler de yaptık. Yunan makamlarından derhal bunların faillerinin bulunması ve hukuk önüne çıkartılması için beklentimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Ülkeler arasında görüş ayrılıkları olabilir, farklı yorumlar olabilir ama bir ülkenin bayrağını yakmak bir nefret suçudur. Bununla ilgili de Atina Büyükelçimiz başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığımız, ilgili bütün birimlerimiz Yunan makamları nezdinde girişimlerde bulundular. Beklentimiz bu hadisenin faillerinin bir an önce bulunup, hukuk önüne çıkartılmasıdır."

"Doğu Akdeniz'i uzlaşı bölgesi haline getirelim"

İbrahim Kalın, Doğu Akdeniz'deki petrol aramaları konusunda ABD'nin yola çıkardığı gemiye Türkiye'nin de eşlik ettiği iddialarının hatırlatılması üzerine, Doğu Akdeniz'de petrol aramalarıyla ilgili kurulan bir rejim ve düzenin olduğuna işaret etti. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, hem de Güney Kıbrıs'ın ortak bir çalışmayla, petrol arama faaliyetleri yapması yönünde baştan beri ortaya konulan bir prensip olduğunu hatırlatan Kalın, Rum tarafının bu ilkeyi sıkça ihlal ettiğini belirtti. 

Onlara ait bölgelerle ilgili bir sorunun olmadığını dile getiren Kalın, şöyle devam etti:

"Bizim tespit ettiğimiz kendi münhasır bölgelerimize çakıştığımız yerler var. Buralarda bir hukuksuzluk, ihlal olduğu zaman her zaman her yönden devreye girdik. Bundan sonra da bu ilkemiz değişmeyecek. Arama gemisinin oraya gelmesi meselesiyle ilgili bir sürecin ilerlediğini biliyoruz ama 6. filo henüz oraya gelmiş değil. Bunun henüz intikali gerçekleşmiş değil. Bu çerçevede bizim girişimlerimiz devam ediyor. 

Bir çağrı yapmak isterim; gelin Doğu Akdeniz'i bir çatışma ve ihtilaf bölgesi değil, bir uzlaşı ve ortak fayda bölgesi haline getirelim. Bunun için Kıbrıs'ta Türk tarafı ile Rum tarafı bu çizdiğimiz çerçevede ortak bir çalışma yapsınlar, biz de Türkiye olarak buna destek verelim. Bunun içerisinde Yunanistan olabilir, başka ülkeler olabilir, bununla ilgili bizim bir sorunumuz yok ama egemenlik haklarını ihlal edecek şekilde birtakım gayri kanuni yollardan oralarda arama çalışmalarına girerseniz bunun tabii ki sonuçları olur ve Türkiye de gerekli adımları atmaktan hiçbir zaman çekinmez."

'Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım'

Salih Müslüm'ün serbest bırakılmasına da ilişkin Kalın, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Salih Müslüm'ün Prag'da tutulması, bırakılması, Almanya'da ortaya çıkması vesaire... Aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Türkiye gibi bir müttefiklerinin terör örgütünün mensubu olarak gördüğü, ilan ettiği bir kişiye Avrupa sokaklarında, başkentlerinde böyle elini kolunu sallayarak imkan ve fırsat vermeleri ne anlama geliyor? Bunu kendilerine sormaları gerekiyor. Türkiye buna tepki gösterdiği zaman, 'Niye Türkiye bu konularda böyle sert tepki gösteriyor' diye bir tavır içinde olmamaları gerekiyor. Bu kişiler nereye giderse gitsin bu süreçleri izlemeye devam edeceğiz."

Kalın, ABD Başkanı Donald Trump'ın mayıs ayı ortasında, İsrail'deki büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması yönündeki açıklamasına ilişkin, "Mayıs ayında ABD'nin bu uygulamasıyla birlikte kesinlikle bir küresel tepki gelecektir. Ülkelerden, STK'lardan, kamuoyundan gelecektir." dedi.

 

(AA)

DİĞER HABERLER