Çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalarıyla örnekle gösterilen projelerin mimarı Esra Albayrak’ın onur konuğu olduğu zirvede, Türkiye’nin adını dünyaya duyuran ünlü piyanist Nehir Özzengin, başarılı basketbolcu Nevriye Yılmaz, Cumhuriyet tarihinde yüzmede ilk kadın Avrupa Şampiyonu unvanını kazanan engelli yüzücü Sümeyye Boyacı, sanat ve teknoloji arasında kurduğu ilişkiyle tasarıma farklı bir boyut kazandıran dünyaca ünlü uzay tasarımcısı Ayşe Ören, ödüllü filmleriyle dikkatleri üzerine çeken Samah Safi Bayazid, başarı hikâyelerini katılımcılarla paylaştı.
HİLMİ TÜRKMEN: ‘’HÜKÜMETİN ÇIKARDIĞI YASALARLA FARKINDALIK YÜKSELDİ’’
Nehir Özzengin’in muhteşem Chopin performansıyla başlayan zirvede konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ‘’Kadınlar herhangi bir alanda başarılı olmak için erkeklerden daha fazla çalışmak zorunda. Maalesef böyle dizayn edilmiş ancak suni olan bir toplumsal işleyiş var. Bu akıntıya karşı kürek çekerek başaran ve böylece hayata iz bırakan kadınların hikayeleri anlatılmayı hak ediyor. Bu hikayelerden ilham alarak hayatını değiştirecek binlerce kadın var’’ dedi. Kadınların maruz kaldığı sorunların aslında toplumun maruz kaldığı sorunlar olduğunu ve müreffeh topluma giden yolun kadınların hayatından geçtiğine dikkat çeken Başkan Hilmi Türkmen, son yıllarda hükümetin düzenlediği sosyal kampanyalar ve çıkardığı yasalarla farkındalığın yükseldiğine dikkat çekti. Zirve kapsamında Türkiye’de ilk kez Osmanlı Saray Sultanları Müzesi’ni de hizmete açtıklarını ifaden Başkan Hilmi Türkmen, ‘’16. ve 19. yüzyıl arası Osmanlı dönemine ait eserlerin, izlerin, nakışların ve saray dışındaki hayatın tam da köklerinden öğrenebileceği güzel bir müze oldu. Proje ortağımız Sabancı Olgunlaşma Enstütüsü'yle geçirdiğimiz bu müze, tarihimizi birtakım dedikoducu dizilerden, oryantalist tablolardan değil gerçek kaynağından öğrenmemize vesile olacaktır’’ diye konuştu.
ESRA ALBAYRAK: KEŞKE BÖYLE BİR GÜNE İHTİYAÇ OLMASAYDI
Onur konuğu Esra Albayrak ise zirvede yaptığı konuşmada şunları söyledi: ‘’8 Mart vesilesiyle bir haftadır belki de en çok kadın kelimesini duyuyoruz. Keşke bunu duymak zorunda olmasaydık, keşke böyle bir gün olmak zorunda olmasaydı. Sözcüklere baktığınızda kadın kelimesi belki birkaç satırla anlatılacak bir kelimeyken, hayatı vurduğunuzda kadın kelimesini karşılığı çok katmanlı bir hal alıyor. Katmanlar arasında gezdiğimizde Peygamber efendimizin hemen yanı başındaki dimdik duran bir ticaret erbabı Hz. Ayşe, Kuran-ı Kerim’de ismi tek geçen kadın olan, yine iffet örneği Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem, Kurtuluş mücadelemizin cesur kadınları; Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Halide Edipler, 28 Şubat baskılarına dimdik direnen omurgalı kadınlar, Filistin’deki insanlık dramına ses vermek için İsrail tankları altında can veren Rachel Corrie, tüm zorluklara katlanıp engelli çocuklarını eğitimden geri bırakmayan anneler çıkar karşınıza. Sanat, bilim, tıp, hukuk, akademiler yüzlerce binlerce kadınların ayakla izleriyle kaplı. Dünya nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan kadınların, insanlık tarihine yaptığı katkılar açık. Ancak dünyadaki olumsuzluklardan en çok etkilenen de maalesef yine kadınlar. Müslüman kadınlar olarak dünyanın kadınları ile ortak meselelerimiz olduğu gibi ayrı bir cenderenin içinde olduğumuz da bir gerçek. Bu cenderenin birkaç ayağı var;
Birincisi İslamafobik söylem ve uygulamalar; ikincisi ise modern dünyanın saygı duyulan bir parçası olabilmek adına mahremiyet gibi kendi değerlerinden ödün vermek, tek tipleşme; üçüncüsü ise din adı altında kadınların ikincilleştiren, dar bir alana hapseden, adalet ve merhametten nasiplenmemiş, geleneksel kültür ve davranışların islamafobik söylemi yeniden beslemesi. Tüm bunlar kadını içinde yaşadığı toplumda zorlu bir varoluş mücadelesine sokmaktadır. Bu konuda İslam dünyasının dürüst bir muhasebeye ihtiyaç duyduğuna inanıyorum. Her kadın hakkı konuşulduğunda ‘’Batı yine bizi kadın üzerinden yine asamble edilecek, Batı bizi yer’’ korkusuyla kalkanlarımızı kaldırmamız gerekiyor. Eleştirilere kulak tıkamak yerine inancımız ve köklü medeniyet tecrübemizi de katarak kadınlara verilen olumlu statüyü yeniden keşfetmek ve ihya etme zamanının geldiğini düşünüyorum. Şundan da eminim, sizler de emin olun, kendi değerlerinden inanan ve ondan güç alan gençler ve nesiller kolay kolay asamble edilmez. Bu topraklar bunun örnekleriyle dolu.’’
BAŞARILARIYLA İZ BIRAKAN KADINLAR ANLATTI:
Cumhuriyet tarihinde yüzmede ilk kadın Avrupa Şampiyonu unvanını kazanan engelli yüzücü Sümeyye Boyacı ‘Avrupa Şampiyonası’na hazırlık süreci sırasında -6 derecede çalıştık. Antrenman sonrası tekerlekli sandalyeyle dolaşmak zorunda kaldım. Hiçbir şey kolay olmuyor. En büyük yarışımı irademle verdim. Beni engelli bir birey olarak saklamayan ailem sayesinde bugün buradayım’’ derken, Samah Safi Bayazid ‘’Başörtülü bir film yapımcısıyım. 7 yıldır kimsenin anlatmaya cesaret edemediği ya da anlatmak istemediklerini anlatıyorum. Göçmenlerin yaşadıkları zorluklar, savaş mağduru çocukların hikayeleri, İslamofobi… Bütün başarılı kadınların arkasında inanan ve başaran kadınların birliği yatar. Hepimiz kadın olarak bu dünyada bir rol üstlenmeliyiz’’ diye konuştu. Bulgar göçmeni bir ailenin kızı olarak zorlu bir süreç yaşadığını, iki kez geçirdiği bel ameliyatının ardından sahalara dönerek şampiyonluklar yaşayan milli basketbolcu Nevriye Yılmaz başarılı olmak isteyen kadınlara ‘’Herkesin uyuduğu zaman siz çalışın. O zaman farklı olabilirsiniz’’ çağrısında bulundu. Türkiye’nin adını dünyaya duyuran ünlü piyanist Nehir Özzengin, hedefinin yeni Nehirler yetiştirmek olduğunu söylerken uzay tasarımcısı Ayşe Ören ise ‘’Yurt dışında kimse sizi Ayşe Erel olarak tanımıyor, arkanızda Türk tasarımcı yazıyor, bu çok değerli’’ diye konuştu. Zirve, Türkiye’nin ilk Osmanlı Saray Müzesi’nin açılışıyla sona erdi.