Uygur alim 88 yaşındaki Abdulehed Mehsum'un Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Hotan şehrinde zorla tutulduğu "siyasi eğitim merkezinde" yaşamını yitirdiği bildirildi.
Dünya Uygur Kongresi (WUC), Mehsum'un ölümü nedeniyle Çin yönetimini kınadı. WUC, Pekin yönetimi tarafından Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde, "on binlerce Müslümanın beyninin siyasi eğitim" adı altında yıkandığı ileri sürülen kamplarda Mehsum'un 2017'nin kasım ayında hayatını kaybettiğini kaydetti. WUC, Mehsum'un ölümünün 27 Mayıs'ta bildirilmesine de ayrıca tepki gösterdi.
Mehsum'un vefatının ardından birçok sivil toplum kuruluşu "siyasi eğitim merkezlerinde" tutulan Uygurlara yönelik yaygın istismar endişelerini de tekrar gündeme taşıdı.
1930'da Doğu Türkistan'ın Karakaş bölgesinde dünyaya gelen Uygur alim Mehsum, Kaşgar’da 1933 yılında kurulup 1934 yılında yıkılan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin lideri Mehmet Emin Buğra'nın da yeğeni.
Mehsum, ömrü boyunca pek çok kez tutuklandı ve uzun yıllarını hapishanede geçirdi. Yaşamını İslamiyeti tebliğ etmeye adayan ve en son 2017'de tutuklanan Mehsum'un ölüm haberi gelene kadar nerede olduğu bilinmiyordu.
Associated Press ajansının bu ay yayınlanan özel haberinde de kamplarda işkencenin yaygın olarak kullanılabildiği iddia edilmişti.
Haberde, kamplarda yürütülen enterne programıyla gözaltındaki Müslümanların, "siyasi düşüncelerinin ve kimliklerinin yeniden şekillendirilmeye, inançların ortadan kaldırılmaya çalışıldığı" savunulmuştu.
Çinli yetkililer, gizlilikle yürütüldüğü iddia edilen program hakkında yorumda bulunmaktan kaçınırken, bazılarının, devlet medyasına aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadele için ideolojik değişiklikler gerektiği yönünde açıklama yaptığı biliniyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili geçen ay yaptığı açıklamada, onbinlerce Uygur'un gözaltına alındığını kaydetmişti. ABD'li yetkili "siyasi eğitim" kisvesi altında yapılan toplu gözaltıların rahatsız edici olduğunu, Çin'in daha şeffaf sisteme sahip olması gerektiğini belirtmişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) daha önce hazırladığı bir raporda da Sincan Kamu Güvenliği Bürosunun 2016'da uygulamaya koyduğu "Bütünleşik Ortak Operasyonlar Platformu (BOOP)" adlı izleme programı aracılığıyla bireylere ait kişisel bilgileri ve gündelik hareketlerine dair kayıtları rızaları dışında topladığını duyurmuştu. Raporda, son iki yılda program aracılığıyla çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbiri" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu, siyasi açıdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın "siyasi eğitim merkezleri" denilen gözaltı merkezlerine gönderildiği ifade edildi.
(AA)