Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Sayın Erdoğan'a baskı araçlarını kullanarak sonuç elde etmek çok zor. Aksine bu, Erdoğan’ı daha da cesaretlendirecektir." dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu kapsamında dünyanın önde gelen haber ajansları yöneticilerini kabul etti. Toplantıya Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu da katıldı.
Konuşmasına, toplantıya katılan haber ajansları yöneticilerine teşekkür ederek başlayan Putin, “Bu toplantılarımız artık bir gelenek haline geldi. Görüşmelerimiz sayesinde, özel ilgi alanımız olan konulardaki duruşumuzla ilgili önemli, temel açıklamalar yapma şansı elde ediyorum.” diye konuştu.
Rusya ve Türkiye’ye yönelik bazı dönemlerde kullanılan baskı enstrümanlarını ve ABD'nin, Türkiye ile yapmış olduğu F-35 satışı anlaşmasına engel koyma çabalarını eleştiren Putin, “Baskı enstrümanları, giderek daha fazla ülkeyi kapsıyor. Şimdi ise bizim S-400 sistemlerimizin alımıyla ilgili. Aslında oldukça garip, Türkiye, bir NATO üyesi olarak S-400 hava savunma sistemleriyle en gelişmiş ve abartmadan söylüyorum sınıfında dünyanın en iyisi olan bir sistemi almaya karar verdi. Ne olmuş yani? Bu bir suç mu?” ifadelerini kullandı.
Başta Yunanistan’a teslim edilen S-300 sistemleri olmak üzere, başka NATO ülkelerine de silah temin ettiklerini anımsatan Putin, “Bu baskı durumunu açıklamakta zorlanıyorum. Bu, kesinlikle Türkiye’ye karşı adil olmayan bir yaklaşım.” dedi.
Savunma sanayinde iş birliği
Türkiye’nin savaş uçağı temin etmeye yönelik girişimlerini değerlendiren Putin, “Türkiye bu konuda seçim yapma hakkına sahip. Fiyat ve kalite unsurlarını dikkate alarak ulusal çıkarlarını gözetecektir. Bağımsız bir devletin, almaya hazır olduğu ve bu durumda, güvenliğini sağlama konusunda son derece hassas bir ürünü almaya yönelik girişimini kısıtlama getirmeye hangi ülkenin hakkı var? Bence bu kesinlikle aşırı bir davranış.” değerlendirmesinde bulundu.
Putin, savunma sanayinde ortak üretim konusunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ele aldıklarını vurgulayarak, “Bu konu, hangi teknolojilerin transferi, hangi süre zarfının belirleneceği ve mümkün olan diğer tüm unsurlarıyla uzman seviyesinde ele alınmalı. Bunu dünyanın birçok ülkesiyle gerçekleştirmekteyiz.” diye konuştu.
Çin ve Hindistan’la savunma sanayisini alanında çok sayıda iş birliği konusu yürüttüklerine işaret eden Rus lider, şunları kaydetti:
“Eğer bugün size, Çin’e veya Hindistan’a istediğiniz yerden silah alımı yasaklanırsa, belki yarın da tümden silahlanma yasağı getirilir. O zaman hepimiz silahsızlanalım. Hatırlatmak isterim ki dünyanın en büyük ordu bütçesi, ki bu bir rekordur, 700 milyar dolarla ABD’ye ait. Dünyanın tüm ordu bütçelerini birleştirseniz yine de ABD’yi geçemiyorsunuz.”
Söz konusu baskılar nedeniyle Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin taşıdığı öneme vurgu yapan Putin, “Kesinlikle, birbirimizle sağlam, tam teşekkülü ve dostane bir ilişkiye ihtiyacımız var. Sayın Erdoğan’ı tanıdığım kadarıyla, birisinin kendisine yönelik baskı araçları kullanarak sonuç elde etmesi çok zor. Aksine, bu Sayın Erdoğan’ı daha da cesaretlendirecektir ve ulusal çıkarlarını gözeterek taviz vermeyecektir.” diye konuştu.
Ticarette ulusal para kullanımı
Türkiye ve Rusya arasında yürütülen, ticarette ulusal para kullanımı konusuna da değinen Putin, “Doların kullanımına yönelik çeşitli kısıtlamalara yönelik kararlar alan ABD’li ortaklarımız büyük stratejik bir hata yapıyorlar. Çünkü bugüne kadar, doların rezerv döviz olarak kullanılmasına yönelik tüm dünyanın büyük bir güveni vardı. Şimdi ne oluyor? Dünyanın birçok ülkesi, ABD’nin dolarla ödemeyi engellediğini görüyor ve bu dolara bağımlılıktan kurtulmaya çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Günümüzde birçok ülkenin artık dolar bağımlılığından kurtulmaya çalıştığının altını çizen Putin, şunları kaydetti:
“ABD yönetimi, siyasi alanda kısa vadeli taktiksel konuların çözümü için dolara yönelik güveni sarsıyor. Şahsi kanaatime göre, bu büyük stratejik bir hata. Bu bağımlılıktan kurtulmanın bir yolu da elbette ulusal paraların kullanımı. Bu sürece Çin ile yavaşça başlıyoruz. Yüen özgürleştikçe ve rahatça dönüştürülebilecek bir para haline geldikçe, dünyadaki ödemelerde kendine yer bulacak ve dünya rezerv dövizlerinden birisi olacak. Dahası, IMF ile de bu yönde ilk adım atıldı. Yeni rezerv dövizlerinin yaratılmasına ilişkin bu eğilim devam edecek. Ancak ABD umuyorum hala zekidir ve ne yaptıklarının farkına vararak davranışlarını düzeltirler.”
(AA)