Meclis Araştırma Komisyonu, madde bağımlılığı konulu kamu spotlarının korkutma eksenli değil izah ve ikna temelli içerikte olmasını, iç karartıcı temalar ile ağır müziklerden uzak durulmasını istedi.
Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Yeni Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, taslak raporunu hazırladı.
Raporda İlçe Uyuşturucu ile Mücadele Kurullarının verimli çalışmadığı, toplantılarda farklı kişilerin görevlendirildiği, görev dağılımı bulunmadığı ve ele alınan konuların tekrarlandığı eleştirilerine yer verildi. Uzman kişilerin kurullara katılımının devamlılığının sağlanmasının önemine işaret edildi.
Uyuşturucu ile mücadele sürecinde rol alan kamu kurumları arasında yeterli koordinasyonunun sağlanamadığının görüldüğüne işaret edilen raporda, koordinasyonun güçlendirilmesi için gerekli önlemlerin alınması istendi.
Yasadışı ekim sahalarının tespitinde İHA'lar
Uyuşturucu ile mücadele edebilmek için uyuşturucuyu Türkiye'ye gelmeden kaynak ülkelerde; kaynak ülkelerde durdurulamadığı takdirde ise rota ülkelerde yakalanmasını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması önerildi.
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
"Uyuşturucu maddelerin hedef kitlesi olan gençlerin başta sosyal medya platformaları olmak üzere interneti yoğun şekilde kullandıkları gerçeğinden hareketle; darknet (karanlık internet)/deep web (derin ağ) ve klasik internet ağı yoluyla uyuşturucu satışı yapılmasına ve uyuşturucu kullanımını tarif eden veya kullanımını özendiren paylaşımlarda bulunulmasına karşı başta siber suçlarla mücadele birimleri olmak üzere ilgili birimlerin etkin şekilde mücadele etmesi ve bu birimlerin lojistik ve personel açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. "
Raporda, yasadışı ekim sahalarının teknolojik gelişmelerden yararlanarak tespitine ve sürekli kontrolünün sağlanmasına yönelik çalışmaların (İHA'ların kullanması, TUYGUN Projesi gibi) artırılması talebinde bulunuldu.
Mücadelenin finansal boyutu
Uyuşturucu ile mücadelenin finansal boyutuna ilişkin önerilerin de sıralandığı raporda, şu ifadeler kullanıldı:
"TCK'nın 'şüpheden sanık yararlanır' ve 'iddia makamı iddiasını ispat ile yükümlüdür' hükümlerinin, uyuşturucu ticareti suçundan elde edilen gelirler ile malvarlığı arasındaki ilişkinin tespitini ve kanıtlamasını güçleştirdiği ve bu suçlardan elde edilen malvarlığının müsaderesini zorlaştırdığı görülmektedir. Uyuşturucu madde ticareti yapan şahısların elde ettikleri gelirler ile edindikleri malvarlıklarının uyuşturucu madde ticaretinden kaynaklandığının ispat yükümlülüğünü iddia makamına yükleyen temel hukuk ilkesinin olduğu gibi uygulanmasının, kamu yararına uygun olmadığı ve tersine ispat hükümlülüğü gibi bir düzenlemenin getirilerek belirli şartlarda ispat yükünü sanığa yükleyen düzenleme yapılmasının uyuşturucu ile mücadele eden birimlere büyük katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Bir kamu çalışanında orantısız bir mal varlığı tespit edildiğinde, bu kişi zamanında beyanda bulunmamışsa, haksız mal edinmeden dolayı söz konusu malvarlığına el konabilmekte ve bu noktada ispat külfeti kamu çalışanına geçmektedir. Kamu çalışanına yapılabilen uygulamanın benzerinin uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanan kişilere karşı yapılması yerinde olacaktır. Uyuşturucu madde ticareti/kaçakçılığı suçları kapsamında müsadere edilen varlıkların da uyuşturucu bağımlılarının tedavi ve rehabilitasyonunda kullanılarak zehir tacirlerinin zarar verdiği insanların yeniden topluma kazandırılmasında faydalanılabileceği değerlendirilmektedir. "
Diyanete düşen görev
Raporda, geniş ve yaygın ağı olan, toplumda etkin, yetkin bir konumla güvenilirliğe sahip Diyanet İşleri Başkanlığının, tedavi ve rehabilitasyon süreci ile sonrasında bağımlının sosyal uyumuna katkıda bulunmasının önemine işaret edildi. Bağımlılık ile ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak üzere çalışmalarının daha sistematik ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için yeterli sayıda Din Hizmetleri Uzmanı veya münhasıran bağımlıkla mücadele alanında çalışacak vaizin görevlendirilmesi önerildi.
Bağımlılığın yaşam boyu süren bir hastalık olduğu düşünüldüğünde güçlü maneviyat ve değerler kazanımı yoluyla kişilerin umudunun taze tutulmasının sağlanması istendi.
Raporda, "Din görevlilerinin bağımlılıkla mücadele alanında başta önleme olmak üzere, talep azaltma, ilgili birimlere yönlendirme, iletişim ve sosyal uyum süreçlerinde aktif bir şekilde görev almaları bu alanda yapılacak çalışmalara ivme kazandıracaktır. Diyanet İşleri Başkanlığınca vaaz, hutbe, sohbet, konferans, seminer gibi programlar hazırlanırken bağımlılık konusuna bu programlarda daha fazla yer verilmesi sağlanmalıdır. " ifadesine yer verildi.
"Zorunlu kamu spotu ibaresi kaldırılsın"
Raporda, uyuşturucu kullanımı ile mücadelede görsel bir literatür oluşturmak için sanatsal kampanyalardan destek alınması, kafelerde ve eğlence mekanlarında yapılacak bilgilendirme çalışmalarında resmi kanallar yerine sivil toplum kuruluşları tercih edilmesi, madde bağımlılığı konulu kamu spotlarının etkililiğine yönelik olarak korkutma eksenli içerik yerine izah/ikna temelli içeriklerin tercih edilmesi, resmi söylemlerden uzak ve ilgi çekici içerikte olması önerildi.
"Zorunlu kamu spotu" ibaresinin kişide negatif algıya yol açabileceği için bunun yerine farklı bir kavram geliştirilmesi, spotlarda ünlü kişilere yer verilerek daha fazla kişinin ilgisinin çekilmeye çalışılması ve iç karartıcı temalar ile ağır müziklerin tercih edilmemesi gerektiği kaydedildi.(AA)