Nobel Barış ödüllü Yemenli aktivist Tevekkül Karman, Tunuslu bir seyyar satıcının Aralık 2010'da kendini yakmasıyla başlayan halk hareketleri ve daha sonra Arap baharı olarak nitelendirilen süreçte yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Yemen'deki savaşın, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İran'ın politik ajandalarını uygulamaları nedeniyle halen devam ettiğini savunan Karman, şöyle konuştu:
"Bugün Yemen'de tam bir işgal hadisesi yaşanıyor. Bu işgal olayının nedeni ise BAE'nin ülkede oynadığı rol. BAE, Yemen'de askeri milisler oluşturarak bu savaşı sürdürüyor. Yemen, İran ile Suudi Arabistan'ın güç yarışı yaptığı bir sahaya dönüştü. İran ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de ortak noktaları var. İkisi de Yemen'de tahakküm etmek istiyor. Kendi diktatoryal anlayışlarının devam etmesini istiyorlar. Diğer önemli bir neden ise iki taraf da Yemen'in bağımsızlığını istemiyor. İkisi de Yemen halkının kendi iradelerini ellerine almalarını istemiyor."
"Yemen'de insanlığa karşı ciddi suç işleniyor"
Karman, asıl sorunun İran, BAE ve Suudi Arabistan'ın, Yemen'de bağımsızlık ve istikrar istememesinden kaynaklandığını öne sürerek, şöyle devam etti:
''Burada yine üzerinde önemle durmamız gereken önemli bir husus da bu ülkelerin oynadığı olumsuz rol nedeniyle Yemen'de, genel anlamda ise bölgede ortaya çıkan krizlerin giderek büyümesi ve içinden çıkılmaz bir hale gelmesidir. Dolayısıyla bu konu acil bir şekilde uluslararası toplumun gündemine taşınmalı. Çünkü Yemen'de insanlık ölüyor, çünkü Yemen'de insanlığa karşı ciddi bir suç işleniyor. Savaş nedeniyle Yemen'i terk eden insanlar ülkelerine dönemiyorlar, dönmelerine engel olunuyor. Yemen'in meşru hükümetinin liderleri de aynı zamanda ülkeye dönemiyor. Yemen'in yüzde 80'i özgürleştirilmiş olduğu halde maalesef BAE öncülüğünde ülkede oynanan oyun yüzünden, halk kendi iradesini ortaya koyamıyor, kendi hedefine ulaşamıyor.''
"Dünya Yemen'i unuttu"
Tevekkül Karman, Suriye, Myanmar ve benzeri savaş bölgelerinin sık sık dünya gündemine gelmesine rağmen, Yemen'deki insanlık dramının kasten gözlerden uzak tutulduğunu savundu.
Bölgede bulunan küresel aktörlerin Yemen üzerinden gizli ajandaları olduğu için bu trajedinin perdelenmeye çalışıldığını savunan Karman, şunları söyledi:
''Bunun nedeni de kanaatimce Yemen üzerinden birileri bir şeyler yapmak istiyor. Husilerin işgaline sessiz kaldılar. Yemen halkının aç ve susuz kalmasına sessiz kaldılar. Türlü türlü hastalıkların -ki bunların başında kolera salgını geliyor- tüm bunlara sessiz kaldılar. Bir anlamda Yemen kendi kaderine terk edildi. Bu durumun en büyük acısını, zararını ise Yemen halkı, sivil insanlar, mazlum insanlar çekiyor. Yemen, dünyanın gözünü kapattığı bir coğrafya haline geldi.''
"Türkiye, Yemen'de insanlığın vicdanı oldu"
Karman, dünyanın gözünü Yemen'e kapattığını ancak Türkiye'nin Yemen halkına insani yardım ulaştırmak için büyük çaba gösterdiğini, gıda, sağlık ve barınma konularında ciddi faaliyetlerde bulunduğunu hatırlattı.
Türkiye'de yaşayan bir Yemenli olarak Türkiye'nin Yemen konusunda nasıl bir rol üstleneceğine dair farklı yerlerde farklı zamanlarda ve birçok kişiye görüşlerini ilettiğini anlatan Karman, şöyle konuştu:
''Türkiye, kesinlikle Yemen meselesi ile ilgileniyor. Türkiye'nin Yemen konusunda üstleneceği rolü gerçekten önemsiyorum. Yemen sorununun çözümünde de Türkiye'nin üstleneceği pozisyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu konu hayati bir önem taşıyor. Türkiye'nin özellikle insani yardımlarda çok önemli faaliyetleri oldu. Türkiye'nin gerek resmi gerek gayrıresmi kurumları, çok önemli faaliyetleri hayata geçirdi. Yemen'de insanlığın vicdanı oldular, Yemen'de dünyanın vicdanını temsil ettiler.''
"Savaşın kurbanı kadınlar ve çocuklar"
Karman, savaş ve kriz bölgelerinden en çok kadın ve çocukların etkilendiğine dikkati çekerek, uluslararası örgütlerin acil bir şekilde bu sorunu çözmek için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
Savaş mağduru kadınlar ve çocuklarla ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında ise Karman, şu bilgileri paylaştı:
"Dünyanın her tarafında yaşanan krizlerle ilgileniyoruz. Bu krizlerden en fazla etkilenen kadın ve çocuklara yönelik çalışmalar yapıyoruz. Sorunları konuşarak veya panel düzenleyerek çözemeyeceğimizi de biliyoruz. Çünkü bu tip faaliyetler, çok sonuç alıcı şeyler değil. Sonuç almamızın bir tek yolu var, o da bu suçları işleyenlerin yerel ve uluslararası mahkemelerde yargılanmaları ve işledikleri suçların cezalarını çekmeleri. Eğer bu suçlular cezalandırılmazsa sürekli olarak dünyada bu cinayetler, katliamlar işlenmeye devam edecektir. Benzer acılar tekrar tekrar yaşanacaktır. Kadınlar dul, çocuklar yetim kalacaktır."
(AA)