AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
CHP'nin seçim güvenliği çalışmaları
Bir gazetecinin, "CHP 5 kişilik komisyon oluşturdu sandık güvenliği kapsamında. Siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştiriyor. AK Parti'nin de kapısını çalacakları söyleniyor. Bu görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Mahir Ünal, şu yanıtı verdi:
"Biz siyasetteki iyi niyetli her çalışmanın yanındayız, iyi niyetli her çalışmayı destekliyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si ilk günden itibaren bütün kurumların güvenilirliği ve millet nezdindeki itibarına dönük saldırılarıyla siyasete başladı. Bugün gelinen noktada maalesef Türkiye'nin en güçlü olduğu seçim sistemi ve seçim güvenliği konusunda oluşturmak istedikleri şey bir meşruiyet tartışması. Biz seçim güvenliği konusunda her türlü çalışmaya açığız ve bu konuda her türlü önlemi alıyoruz. Yaptığımız son düzenlemeyle, zarflar da dahil olmak üzere Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) filigranlı zarfları, pusulaları ve bunların YSK'nın mührünü taşıması... Bütün bu güvenlik önlemleri alındıktan sonra, sandık yönetim kurulları ihmalen birkaç zarfı da mühürlememişse bununla ilgili 1984'ten bugüne kadar alınmış YSK kararları var dedik. Millet iradesinin tecelligahı ve millet iradesinin güvenliğinin garantisi, koruyucusu ve siyasetin vuku bulmasının yeri sandıklar olduğu için bu konuda en hassas olan siyasi partiyiz biz. Zaten bu konudaki ilgili düzenleme şu anda Anayasa Komisyonunda görüşülüyor. CHP, eksik gördüğü bir şey varsa Anayasa Komisyonunda, yok burada vermeyecekse Genel Kurula geldiğinde bu konudaki görüşleriniz bizimle paylaşır. Maalesef CHP'nin görünen o ki derdi seçim güvenliği değil, bu konuda bir meşruiyet krizi oluşturmak, kafa karıştırmak. Sekiz defa kaybettikleri seçimi dokuzuncu defa kaybedeceklerini bildikleri için bugünden buna bir bahane hazırlamak gibi bir gayret görülüyor."
Şeker fabrikaları
Ünal, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili devreye gireceğine yönelik iddialar söz konusu. Bu doğru mudur?" sorusunu yanıtlarken, şeker fabrikalarının 2000 yılında özelleştirme kapsamına, 2008'de özelleştirme programına alındığını anımsattı.
O dönemde kamuoyunun, milletvekillerinin ve sivil toplum kuruluşlarının yaklaşımı ile bu konuda 2012 yılında bir ertelemenin olduğuna dikkati çeken Ünal, şunları kaydetti:
"Burada şeker fabrikalarının satımından ziyade devletin bu hususta 18 yılda uğradığı zararın her şeyden önce giderilmesi. Kazanılmış hakların herhangi bir şekilde kaybına fırsat vermeden, yine özellikle pancar üreten çiftçilerimizin hiçbir şekilde mağdur olmasına izin vermeden gerçekleştireceğimiz bir düzenlemeyi konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda herhangi bir müdahalesi söz konusu olmayacak. Pancar temin eden çiftçiler mevcut kotaları kapsamında pancar üretmeye devam edecek. Kotalarda bir kısıtlama olmayacak. Fabrikaların üretim devamlılığı ve zorunluluğu sağlanacak. Kamuoyunda gıda güvenliği üzerinden, nişasta ve benzeri ürünler üzerinden oluşturulmak istenen çok ciddi bir kara propaganda var. 16 yıldan beri hiçbir kazanılmış hakkı zayi etmeden iktidarda yürüttüğümüz politikalar sayesinde her seçimde millet bizi onaylıyor. Birilerinin derdi pancar üreticisi ve güvenliği değil. Bu mesele üzerinden iktidara dönük bir istismar alanı oluşturmak. Biz her şeyi yakından takip ediyoruz."
(AA)