Şehit aileleri ile uzmanlar, medyaya, şehit haberleri konusunda hassas olma çağrısı yaptı.
Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm şehit aileleri adına medyaya bir çağrıda bulunmak istediğini belirterek, "Şehitlerimize, şehit ailelerine yönelik haberlerin çok hassas bir şekilde verilmesi gerekiyor." dedi.
Bazı noktalarda özellikle yakınını yeni kaybetmiş ailelere muhabirlerin bir anda soru sormasının doğru olmadığını vurgulayan Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle Allah kimsenin başına vermesin bu acıyı. Gönül ister ki şehitler olmasın ama bu vatan da bizim. Fakat bu konuda özellikle medyanın çok hassas hareket etmesi gerekiyor. Şehidi olduğundan henüz haberi olmayan bir aile bazen medyadan öğrenebiliyor ya da acısı çok taze bir aileye gidip bir anda soru sormak aile açısından çok yıpratıcı olabiliyor. Bu tip haberlerin öncelikle yetkililerce aileye verilmesi, belki medyanın da bir süre sonra aileyle temasa geçmesi daha yerinde olur düşüncesindeyim."
"Öncelik zarar vermemek olmalı"
Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof Dr. Nevzat Tarhan da Türk Silahlı Kuvvetlerince, şehit ailelerine acı haberin verilişi sırasında doktorun da bulunduğuna dikkati çekti.
Aynı hassasiyeti medyanın da göstermesi gerektiğini vurgulayan Tarhan, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin ailelere şehit haberlerini veriş biçimi uzman bir ekiple, çok hassas ve insani bir şekilde yürütülüyor. Bu insani uygulamayı medyanın da meslek etiği olarak yapmasında fayda var. Özellikle habercilerin şehit haberleri konusunda haber şehvetiyle hareket etmemesi gerekiyor. Haber şehveti hata yaptırır. Bu konuda öncelik zarar vermemek olmalı." diye konuştu.
Tarhan, şehit ailelerinin kamuoyunca takdir edildiğini ve övgüyle el üstünde tutulduğunu vurgulayarak, medyanın da bu kapsamda şehitlerin özel hayatına ilişkin konuları haber olarak işleyebildiğini anlattı. Bu tip haberlerde bir sakınca görmediğini dile getiren Tarhan, "Medya haberlerinde toplumsal hassasiyeti gözeterek hareket etmeli. Haberde kurulan cümleler, seçilen kelimeler hem şehit ailelerinin hem de toplumun kültürel hassasiyetini göz önüne alarak seçilmeli." ifadelerini kullandı.
"Toplumsal sorumluluğu da unutmaması gerekiyor"
Haberde hızın "olmazsa olmaz" olduğuna dikkati çeken Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Güz de şehit haberi geldiği andan itibaren hızlı hareket etmenin medyanın doğasında bulunduğuna işaret etti.
Güz, "Medya kuruluşlarının hızlı habercilik yapılırken toplumsal sorumluluğu da unutmaması gerekiyor." diye konuştu.
Medyanın özellikle Zeytin Dalı Harekatı'nın başından itibaren milli birlik ve beraberliği gözeterek, çok hassas davrandığını vurgulayan Güz, şöyle devam etti:
"Medya, empati yeteneğini de kullanarak, şehit haberlerinde toplumun merak ettiği bilgileri vermeye çalışıyor. Özellikle şehit ailelerinin özel hayatına ilişkin bilgilerde, aileyi üzecek bir durum varsa, medya toplumsal sorumluluk ilkesini gözetebilir. Özellikle medya yöneticileri daha hassas davranabilir bu noktada. Medya zaten sorumlu davranıyor ama şehit haberlerinin verilişinde daha da hassas bir tutum sergilenebilir. Medyaya yasak koymak demokrasiyle örtüşmez elbette. Sadece bu noktada belki basın meslek örgütleri farkındalık oluşturma noktasında inisiyatif alabilir."
Güz, 17 Ağustos 1999'daki depremde medyanın enkazın altındaki insanlarla röportaj yapılması, ceset görüntülerinin verilmesi gibi unsurlarla çok kötü bir sınav verdiğini ama Bolu-Düzce depreminde bu hatasını düzelttiğini söyleyerek, doğru yolun gösterilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
"Aileleri rencide etmeyecek, sade bir dille aktarmak durumunda"
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Törenli de şehit haberlerinin toplumun tamamını ilgilendiren, insani duyguların yoğunlaştığı çok hassas bir konu olduğuna dikkati çekti.
Törenli, "Medya, şehitler ve ailelerine yönelik haberleri kamuoyunda herkese seslenebilecek ölçüde, aileleri rencide etmeyecek, düz, sade abartıdan uzak bir dille aktarmak durumunda." dedi.
Medyanın ailelerle röportajları biraz zaman geçtikten sonra gerçekleştirmesinin daha doğru olduğunu söyleyen Törenli, şunları kaydetti:
"Cenazelerde ailelerin yaşadığı feryat figanı yansıtmak yerine biraz zaman geçtikten sonra gidip aileyle konuşmak, aileyle doğrudan temas kurmak şehit ailelerini de daha çok mutlu eder. Bu, kamuoyunun da çok saygı duyacağı bir habercilik anlayışı olacaktır diye düşünüyorum."
Törenli, bu tutumun medyanın yıpratılmasına da engel olacağını dile getirdi.